Kültür ve Teknoloji
Kültür oldukça genel bir kavram olduğundan olacak, kültür
için çok sayıda tanım yapılmıştır. İçerisinde yaşadığımız medeniyetin bizi
etkileyen her şeyi kültürün bir parçasını oluşturur. Dolayısıyla çevremizde
bizi kuşatan her şey kültürün tanımına girebilir. Maddi ve manevi boyutları
temel alınarak çeşitli kültür tanımları yapılabilir. Bu nedenle kültür tanımı
çeşitlidir. Kültürün sosyolojik açıdan tanımı yapılabilir, antropolojik tanımı
yapılabilir, arkeolojik tanımı yapılabilir, filolojik tanımı yapılabilir ve
hatta kimyacılar tarafından da bir kültür tanımı yapılabilir. Kültür oldukça
geniş bir kapsama sahip olduğu için çeşitli bilim adamlarınca yaklaşık yüz
altmış civarında bir kültür tanımı yapılmıştır. Ama tüm bu tanımlamalar kültürün
ne olduğunu topluma tam olarak yansıtabilmiş değildir.
Bu yazımda kültürün tarihsel süreçte teknoloji ile olan
ilişkisini ele alacağım. Geçmişten bugüne kültürün teknolojiden bir türlü
kopamadığından, hatta ve hatta teknolojinin geçmişte de günümüzde de başlı
başına bir kültür olduğunun vurgusunu yapacağım. Bugün teknoloji kültürü diye
bir kavram var ve o kavram aslında sadece günümüzün kavramı değildir. Eğer bunu
yansıtabilirsem toplumun kültüre olan bakışına farklı bir ayna tutacağımı
düşünüyorum.
Kültür Latince kökenli “cultura” kelimesinden gelir ve başka dillere
yerleşir. Bu kelimenin kelime anlamı ise, “ekip-biçmek”tir. Yine Fransızcada da aynı yazılışa sahip ve
ekip-biçmek ile yakın anlamlı bir sözcük
(culture) vardır. Onun anlamları ise Toprağı ekip-biçme, tarım, terbiye
ve eğitim gibi anlamlardır. Benim görüşüm bu kelimenin özde Latince kökenli
olduğudur. Çünkü Latincede daha temel anlamda kullanılmıştır. Kelimenin anlamı
ne kadar çeşitlendikçe özünden o denli uzaklaşır.
Kültürün temel anlamıyla günlük dilde kullandığımız anlamına
baktığımızda arasında büyük açıklık görürüz. Herhangi bir kişiye kültür nedir
diye soracak olursak alacağımız cevap büyük ihtimalle örf, adet, gelenek,
görenek, edebiyat, vb şeyler olurdu. Oysa bu sayılan şeyler kültür değil,
kültürün parçacıklarıdır. Kültürün temel anlamına göre kültür bunları üreten
şeydir. Üretilen şeyleri de ben teknoloji diye anlamlandırıyorum.
Kültürün ürettiği ilk teknoloji ise dildir. Dil, kendi kural
ve kaideleri olan muhteşem bir teknolojidir. Ancak ilkel zihin bunu
kavrayamadığı için kültürü ilk tarımla bağdaştırmıştır. Ekip-biçmeye yani
üretmeye kültür demiştir. Tarımla
birlikte insanlık toplayıcılıktan üreticiliğe geçmiştir. Günümüzde ise kültür denildiğinde
aklımıza sadece sanat ve edebiyat gelir olmuş ve kültürün temeli olan üretmek
göz ardı edilir olmuştur.
Tarih boyunca üreten milletler büyük medeniyetler kurmuş ve
başka toplumlara hükmetmeyi bilmiştir. Tarih öncesi çağlarda demiri işleyen
milletler taş devrini yaşayanlar üzerinde üstünlük sağlamıştır. 900’lü yıllarda
barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla Çinliler diğer milletlere söz
geçirebilmişlerdir. Yine barutu devasal silah, şahi toplarında kullanan Fatih
Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmiştir.
Yani demem o ki üreten milletler hâkim millet olmayı bilmiştir. Kültür
üretmektir.
Günümüze hâkim olan kültür ise emperyalist ve kapitalist kültürdür. Çünkü günümüzün üreten milletleri bellidir.
Onlar üretemeyen ülkeleri sömürürler ve üretirler. İşin ilginci şu ki
ürettikleri ürünleri yine ham madde aldığı ülkelere satarlar. Bunda halkın da
suçu yoktur. Çünkü kapitalist kültürün tek derdi ürün satmak değildir.
Kapitalizmin en önemli özelliği gelir elde ettiği kaynakları ustalıkla
yönetebilmesidir. Yani daha berrak konuşmak gerekirse müşteriyi sabitlemeyi çok
iyi bilirler. Günümüzde toplumun bilincine kültür olarak yerleşen o kültürleniyoruz
dediğimiz şey ile hâkimiyeti ellerine almışlardır. Doğrudan ya da alt
mesajlarla toplumu üretmekten mahrum bırakıp kendi ürettiklerini kusursuz
göstermişler ve kendilerine muhtaç etmişlerdir.
Bugün kültürlenme adına üretmezler, kitap okurlar.
Okudukları kitaplar kapitalist kültürün ürünüdür. İlk başta bu kitabı satın
almak için para ödeyip kapitalizme küçük bir katkıda bulunurlar. Sonra zamanını
üretmek için değil de o kitabı okumak için harcarlar. Zamanı harcayan bizimki
artık kültürlüdür. Benimsemiştir tüketim kültürünü. Yine aynı şekilde vizyona
giren filmleri takip eden kültürlü gençler için de bu geçerlidir. Verilen
verilmiş alınan alınmıştır artık. Sırada bu alınan şeylerin toplumun hafızasına
yerleşmesi ve toplumda yabancı kültürün normalleşmesi ve benimsenmesi vardır. Ve nihayet öyle
de olmuştur. Emperyalist ve kapitalist
kültürdeki yerimiz bellidir artık: tüketen ve sömürülen bir konum.
Kültür temelinde ekip-biçmek demiştim. Ee! O zaman kültürlü
olmak için tarımla mı uğraşmak gerekir? Tabi ki de onu kastetmiyorum. Üretmeyi
diyorum, üretmeyi… Zaten biz yüzyıllardır tarım ülkesiyiz. Artık varlığımızı
korumak için çok daha farklı şeyler yapmamız gerekiyor. Biz tütün yetiştiririz.
Batı gelir bizden tütün alır ve aldığı tütünü işler. Zaten sigara kültürü alt
mesajlarla toplum hafızasına yerleştirilmiş. Çünkü filmdeki o kahramanın
ölmeden önce istediği son şey bir nefes sigaraydı. Yemekten sonra sigara, çayla
sigara, kahve ile sigara, üzgün olunca sigara, mutlu olunca sigara,
arkadaşlarla birlikte sigara, yalnız kalınca sigara, …(bunun sonu yok) Böyle
bir topluma sigara satmak zor olmasa gerek. Yani tarım devri kapandı, endüstri devri de
kapandı kapanacak. Son zamanlarda sigara
kültürünün öldürülmek istenmesi ise endüstri devrinin kapandığının bir
sonucudur. Artık devir bilgisayarların.
1795’te Paris’te "Ecole des Languages Orientales
Vivantes"da ilk türkoloj kürsüsünün kurulmasının artından Batı’da
Türkoloji çalışmaları başlamıştı. Amaç şuydu, Türklerin örf, adet, gelenek,
görenek, yaşayış ve dilini öğrenmek. Yani kültür ürünlerini öğrenmek, böylece
Türklerle baş etmeyi öğreneceklerdi. Öyle ya Allah’ın Rusları boşuna
topraklarımızda Türkolojik araştırmalar yapmadılar. Çalışmaların ardından
bünyesindeki Türk kavimlerini birbirine düşürmeyi bildiler. Ve bugün batılı bir
kola üreticisi bizim ramazan adetlerimizi çok iyi bildiği için o içimize
işleyen reklamlarıyla ürününü satmayı biliyor. Peki, batılılar bugün Türk
kültürünü araştırmaktan çekildi mi? Elbette çekilmedi. Artık devrin
bilgisayarların olduğunu söylemiştim. Sen ne yaptığını kendi ellerinle sosyal
medyada paylaşıyorsun. Onların ürettiği bilgisayar ve işletim sistemlerini
kullanıyorsun. Hatta bu yazdıklarımı da yine onların bir hizmeti olan blogger
üzerinden okuyorsun. Onların arama
motorlarını kullanarak arama yapıyorsun ve arattığın kelimeyle senin hakkında
fikir edinip sana aklındaki şeyin reklamını yapmasını biliyorlar.
Velhasıl kelam, kültür üretir, kültürlü üretir, kültürsüz
kullanır ve kültürlendiğini zanneder. Üretilen
teknolojidir. Kültürlü teknoloji üretir. Oysa kültürsüzün üretmeye ihtiyacı
yoktur. Çünkü çalışıyordur, işi vardır, kıt kanaat olsa da parası vardır o teknolojiyi
satın alabilir. Hatta o teknoloji harika bir şey olduğu için (çünkü
bilinçaltına öyle yerleştirilmiştir.) aç kalma pahasına o ürünü satın alır.
Kaynak: http://www.oyunsah.com/2016/06/16/kultur-ve-teknoloji/
Kaynak: http://www.oyunsah.com/2016/06/16/kultur-ve-teknoloji/
Yorumlar
Yorum Gönder